17 Kasım 2015 Salı
OTOPARK İNTİKAMLARI
Hava açık ama rüzgarlı, güneşe bakan gözlerimiz kısılmış. İnsanların rüzgardan yanakları, burunları kızarmış bense sıcak arabamda kızarmadan yolculuk ediyorum. Ohh gün bana şuan çok güzel...
Ofis otoparkına varıyorum. Normalde bizim şirketin arabalarına ayrılmış yerlere başkaları park etmiş. Ne güzel başlamıştım güne nerden çıktı şimdi bu! neyse diyorum ufak bir terslik. Arabayı bir başkasının yerine bırakıyorum ben de mecburen bir sıkıntı olursa haber verirler elbet düşüncesiyle.
Masama oturuyorum. Mailler, telefonlar çalış babam çalış ama sorunsuz akıyor iş ve öğleden sonra yavaşlıyor. Rahatlıyorum çünkü şehir dışına çıkacağım ve erken ayrılmam lazım ofisten.
Saat beşe yaklaşırken hazırlanıp çıkıyorum. Keyfim yerinde. Dilimde Whistle Baby şarkısının ıslıklı melodisi, neredeyse zıplayarak otoparka çıkıyorum ki arabamın arkasında eşek kadar bir Mercedes-Benz-GL-Class park etmiş. Sahibini tanıyorum alt kattaki hukuk bürosunun sahibi.
Ofislerine çıkıyorum arabanızı çekebilir misiniz otoparktan çıkacağım demek için ancak patronlarının ofiste olmadığını anahtarında kendisinde olduğunu söylüyorlar, telefon numarasını rica edip ayrılıyorum.
Numarasını çeviriyorum, açıyor. Kendimi tanıtıyorum ve acilen arabamı almam gerektiğini söylüyorum. "Şehir dışına çıkacağım malumunuz İstanbul trafiği sebebiyle erken ayrılmam gerekiyor ne zaman çekebilirsiniz arabanızı" diye soruyorum. Yanıt sert ve net "çekemem, zaten benim yerime park etmişsiniz bu durumda 18:00'e kadar bekleyeceksiniz ki çekeyim arabayı".
Önce ağzıma geleni söyleyesim geliyor -lan ayı keyfimden bırakmadım ya arabayı oraya- gibi. Sonra, kibarca açıklıyorum ki bize ayrılan yerin dolu olmasından kaynaklı bırakmak zorunda kaldığımı sözümü kesip patronumu istiyor.
"Ben patronum dolayısıyla patronunuzla konuşacağım sizin arabanızı benim yerime bırakma lüksünüz yok bunu direk kendisine bildireceğim".
Hani bir reklam vardı ya marketin manav reyonunda ürünü iade etmek isteyen müşteri, patronunuzla görüşeceğim diyordu görevli maydanozu sallayıp -patron bu buna konuş- diyordu vallahi ben de aynını yapmalıydım şuan.
Konuşma burada bitmiyor tabii uzadıkça uzuyor birbirimize girdikçe giriyoruz. Arabasını da gelip çekmiyor. Mecburen tekrar ofise dönüp beklemeye başlıyorum bu arada patronuma olanı biteni anlatıyorum derken çalan telefonuna bakan patron alt kattaki avukat diyor. Bir süre sonra yanıma gelip konuşulanları aktarıyor;
"Geçen sen otoparktan çıkarken o da giriyormuş, arabayı ufak bir geri alıp ona yol vermek yerine selektör yapıp onun geri çıkmasını sağlamışsın o da epey yol geri gitmiş sen çıkasın diye. O zamandan gıcık olmuş sana bugün bakmış senin araba özellikle arkanda bırakmış ve çekmemiş" dedi.
Hiç bir şey diyemedim, avukatın sadece intikam için yaşayan bir manyak olduğunu düşündüm. Patron devam etti anlatmaya "ben söyledim senin acemi olduğunu geri geri sürmeye çekinmiştir o yüzden selektör yapmıştır dedim"
Bu konuşma üzerine avukat kusura bakmasın abi o zaman anlayamadım acemilikten dolayı öyle yaptığını demiş.
Yarım saat sonra da geldi çekti arabasını, direksiyonun başına geçince hayatımda ilk kez kısa süreli de olsa bir düşman edindiğimi fark ettim.
Ama olmadık yerlere park etme konusunda hiç akıllanmadım...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder