KAPAN
Gece.
Karanlık bir sokakta yürüyorum.
Önümde belli aralıklarla yürüyen birkaç adam var.
Fotoğraf makinam elimde, arkalarından usulca ilerliyorum. Öyle
tedirgin ediyor ki bu sokak beni, koşarak uzaklaşasım geliyor.
Yine de kalıyorum. Bir süre evlere bakıyorum. Hepsinin ışığı
sönük. Korkularını bastırmak için yataklarına girip yorganlarını başlarına
çekmişler gibi hissediyorum. Haklılar. Bu sokak insanı yutacak gibi.
Bağırasım geliyor. Bağırıp herkesi uyandırırsam belki daha
güvende olurum.
Ya koşarak ayrılacağım bu sokaktan ya bağıracağım derken
önümdeki adam aniden durup yüzünü bana çeviriyor. Farkında olmadan öyle
yakınlaşmışız ki adeta yüz yüze geliyoruz. Korkuyla makinanın flaşına
basıyorum. Aydınlanan yüzü gösteriyor ki o bir kadın! Bana gülümseyen bir
kadın!
Olduğum yere çakılıyorum. Gülüşü beni tutsak ediyor. Saatlerce
orda durup kımıldamadan bana gülümseyecekmiş gibi geliyor. Öndeki adamlara seslenip,
yanlarına gitsem kurtulur muyum acaba bu durumdan ?
Tam elimi kaldıracakken öndeki adamların hepsi birden bana
dönüyor. Onlar da kımıldamadan bana bakıyorlar, hareketsizlikleri benim de
hareket etmeme mani oluyor. Kulaklarımda büyük bir uğultu oluşmaya başlıyor.
Korkudan bacaklarım titriyor. Son bir hamleyle fotoğraf makinamı kaldırıp basıyorum
düğmeye. Bu ana dair kayıtlı bir karem olsun diye.
Sonra,
Elim ayağım boşalıyor. Gözlerimi kapıyorum
Omzuma dokunan bir elle irkiliyorum, “ne kadar insanı içine
çeken bir fotoğraf değil mi?”
Gülümsüyorum “sergideki en tedirgin edici fotoğraf” diye
cevaplıyorum. Karşıdan gelen garsonun tepsisinden birer kadeh şarap alıp sohbet
etmeye koyuluyoruz.